Hepimizin bildiği veya bir şekilde duyduğu gençlik akımları var. Hippileri,rastaları, punkları, rockçıları kim bilmez ki. Fakat günümüzde hala etkinliği devam eden ve kendini popüler kültüre karşı korumayı başaran bir hıpsterizm var. Hipsterları hala etkili kılan ve hipsterları diğer akımlardan ayıran birçok nokta olmasına karşın çok benzer yanları da var. Günümüz koşullarında hipster olabilmek için sosyal, kültürel ve ekonomik olarak en az orta sınıfı temsil etmek gerek
Hipster kültürü, 20 ile 30 yaş arası gençlerin arasında etkilidir. Bu gençler kendilerini popüler kültüre karşı konumlandırıyor. Böylece bu gençler yeni bir alt-kültür oluşturmuş oluyorlar. Bu akımının içinde bulunan gençler eğitimli, kültürlü olmakla beraber, teknolojiyi, interneti ve sanatı da iyi takip ediyor. Hipsterların en önemli özelliklerinden biri “thrift store”lara gitmesi ve kendileri reklam ve pazardan korunması. Peki ya “trend avcıları” hipsterların giymek istediklerini büyük mağazalarda yer almasını sağlarsa yani hipsterizm marka olursa, hipsterizm ne olur. Etkinliği hippiler, rastlar ve punklar gibi azalacak mı? Yoksa yüzünü mü değiştirecek? Bildiğiniz gibi geçmişten günümüze birden fazla akım geldi ve birçoğu etkinliğini kaybetti.
Geçmişten günümüze Hipster’lar.
Hipsterizm aslında yeni bir akım değil. Hipsterların Beat Kuşağı’ndan etkilendiğini veya beslendiğini söyleyebiliriz. Edebiyat, müzik ve şiiri bir araya getiren Beat Kuşağı’nın önemli temsilcileri arasında Jack Kerouac ve William Boroughs gibi yazarlar yer alıyordu. Geçmişi 1940’lara dayanan ve o dönem ılımlı bir kuşağı temsil eden, jazz’dan beslenen ve 2.Dünya Savaşı’na karşı çıkan bir akımdı. 1950’lerin sonlarına doğru, işçi sınıfı ve orta sınıfa ait olan bu gençler, bir alt-kültürün temsili olarak ortaya çıkmaya başladılar. Yani 20. yüzyılda da var olduğunu söyleyebiliriz. 21.yüzyılda tekrardan ortaya çıkmasını temelde popüler kültüre bağlayabiliriz. Çünkü diğer akımlarda olduğu gibi hipsterizmde de popüler kültüre karşı kendini konumlaması gerek. Bu sebepten dolayı popüler kültüre karşı alternatif bir alt-kültür oluşturma isteği var. Bu noktada günümüz hipsterların diğer akımlardan çok farklı olduğunu söyleyemeyiz. Elbette ki farklı oldukları noktalar vardı. Örneğin; geçmişin gençlik alt-kültürlerinin veya bu akımların dünyayı, koşulları, hayat standartlarını değiştirme gibi bir isteği vardı. Aslında bu isteğin ötesine gidip mücadele eden, kavga eden bir gençlik ve alt-kültür görmek mümkün. Fakat bunu Hipsterlarda görmek zor. Hipsterlar da ise daha çok müzik, sanat ve giyimde bir değişiklik var.
1950li yıllarda ortaya çıkan bir edebiyat akımına dahil olan yazarları tanımlamak için kullanılır. Dönemin ABD toplumunun değerlerini eleştiren Beat Kuşağı yazarlarının başında Jack Kerouac, William Seward Burroughs ve Allen Ginsberg gelmektedir. Beat Kuşağı doğaçlama, tutkulu diyalog, açık cinsellik ve uyuşturucu deneyimleriyle ilgilenmiştir
Hipeter’ların giyim tarzı ve yemekleri
Aslında diğer akımlarla benzer olduğu nokta popüler kültüre karşı kendini konumlamalarıdır. Popüler kültüre karşı alternatif bir alt-kültür oluşturmaları. Hipsterlar eğitimli ve kültürlü olmakla beraber, müziği, filmi ve edebiyatı çok iyi bilirler. Trendleri çok iyi bilirler. Dar pantolon giyinmesi ve büyük gözlüklerin takılması şart. Erkek giyimine bakarsak dağınık bir saç kesimine ve renkli daracık bir pantolon olabilir. Genç bir kızın giyimi ise zıt renkli bir külotlu çorap ve kabarık etekli bir kıyafet olabilir. Bu giyim örneklerini çoğaltmak mümkün. Aslında bu giyim kültürünü Zeynep Arsel ve Craig J. Thompson çok iyi tanımlamakatadır. Arsel ve Thompson, hipster kültürünü, cinsiyet sınırları belirlenmemiş olan eklektik giyim tarzları üzerinden tanımlıyor. Alışverişlerini daha çok American Apparel, H&M, ASOS, CobraSnake ve “urban Outfitter” gibi mağazalarda yapıyor. Onun dışında hipsterlar eski şeyleri yenilemeyi severler. Genelde “thrift store”lara çok gidilir. Özellikle hipsterlar reklam ve poster gibi görsellikten nefret ederler. Kullandıkları kıyafetler ve mekanların popüler olmaya başladığını anladığı an bırakırlar. Hipsterlar kıyafet ve mekanlarını değiştirmekle kalmaz kendi davranışlarını da değiştirirler.
Hipsterizm’de vejetaryen olmak şart değil ama çoğu vejetaryen. Meyve ve Asya yemekleri tercih ediliyor. İçecek olarak da kahveyi tüketirler.
Hipster’ların etkili olduğu yerler
Mekan olarak baktığımızda hipsterlar genellikle büyük şehirde etkililer. Amerika’da Chicago, San Francisco, Portland, Seattle, özellikle Williamsburg Brooklyn ve New York City’de çok etkililer. Avrupa’nın birçok ülkesinde de hipsterları görmek mümkün. Türkiye’de bu akımdan söz etmek mümkün ama yeteri kadar geliştiğini söylemek mümkün değil. Hipster kültürünü anlamak o kadar kolay değil. Çünkü Hipsterizm Amerika kökenli bir akım. Bu akımın alternatif müziğini, sanatını ve filmlerini anlayabilmek için en az İngilizce bilmek gerek. Bunun yanında internet, teknoloji ve sanatsal formları takip etmek gerek. Bunları yapabilmek için kültürel, sosyal ve ekonomik olarak en az orta düzeyde olmak gerekiyor. Yine de İstanbul’un bazı semtlerinde hipsterları görebiliyoruz. Özellikle İstanbul’da; Beyoğlu, İstiklal Caddesi, Cihangir ve Asmalı mescitte, çeşitli kulüplerde, salonlarda ve konserlerde rastlamak mümkün.
Hipster’ların alternatif müziği, sanatı, dergileri ve filmleri
Hipster kültürünün önemli öğelerinden birisi ise müziktir. Birden fazla dinledikleri grup olabiliyor. Özellikle müzikleri: Indie Rock, Neo Folk, Trip Hop, Alternaitve Hip Hop, Electronic Rock, Art Rock.
Müzik grupların bir kısmı ise : Animal Collective, Grizzly Bear, Belle & Sebastian, Electric President, Stray Kites, Jens Lekman, Neutral Milk Hotel, M83, Neon Indian, Neon Neon, Margot & The Nuclear So and Sos, King Khan, the Shrines. Mekan ve kıyafetlerinde olduğu gibi dinledikleri müzik grupları da popüler olduğu zaman bırakılıyor. Yeni müzik arayışına giriyorlar. Müzik blogları veya pitchforkmedia.com'ı kullanıp bulabiliyorlar.
Müzik grupların bir kısmı ise : Animal Collective, Grizzly Bear, Belle & Sebastian, Electric President, Stray Kites, Jens Lekman, Neutral Milk Hotel, M83, Neon Indian, Neon Neon, Margot & The Nuclear So and Sos, King Khan, the Shrines. Mekan ve kıyafetlerinde olduğu gibi dinledikleri müzik grupları da popüler olduğu zaman bırakılıyor. Yeni müzik arayışına giriyorlar. Müzik blogları veya pitchforkmedia.com'ı kullanıp bulabiliyorlar.
Hipster kültürü temel olarak kendini bağımsız sinema tüketimi üzerinden tanımlamaktadır. Diğerlerinde olduğu gibi büyük şirketlerden uzak durmaktadır. Ne zaman bir şeyin önünde "indie" görürsek, o hipster'ler için (yada hipsterler tarafından) yapıldığını düşünebiliriz. Mesela Indie Film, Indie Music, Indie Art. Indie: "independent" demek, yani büyük şirket tarafından yapılmamış bir şeydir. Türkiye’de ise bağımsız sinemanın izleyicilerin buluştuğu noktalardan birisi hiç şüphesiz ki Emek Sineması’dır.
Hiç şüphesiz ki bu kadar kitleye sahip olan bu akımın takip ettiği belli başlı dergiler ve yazarlarda bulunmaktadır. Vice ve Clash hipsterların önemli dergilerindendir. Bunu yanı sıra Bukowski ve Kerouac gibi yazarları ve özellikle bu tarzda yazılan kitapları okuyorlar.
Diğer gençlik alt-kültür akımları
Hippiler
Her döneme damgasını vuran akımlardan söz etmek mümkün. Bu akımlar genelde yaşadığı dönemin kültürel yapısını değiştirmekle kalmayıp, politik yapısını da değiştirebilirler. Özellikle Hippileri göz önüne alırsak bunların geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Hippiler asla kendilerine sınır koymayan, tüm yetkileri reddeden ve savaş karşıtı olarak bilinen bir akımdı. Özellikle ABD’de sisteme aykırı hareketleriyle öne çıkan hippilerde özgürlükçü ve anti militarist akımlar oluşmuştu. ABD’deki 1960 kuşağının en önemli hareketi o zaman ABD’nin yürüttüğü Vietnam savaşına karşı hippilerin muhalefetiydi. Bu akım kısa sürede tüm dünyada etkili oldu. Sosyal standartları ve koşulları değiştirdiğini söyleyebiliriz. Özellikle sanatta, müzikte ve modada çığır açtılar. Ahlak, aile, savaş ve vatanseverlik gibi kavramları, politik bir tavır ile “savaşma seviş” sloganları ile yıkmaya çalıştılar. Kendine has olan ve bir anlamda tarzları ile alt kültürü oluşturan bu akım, seyahat ediyor ve komün yaşıyordu.
Rastafarianizim
20.yüzyılda sadece hippiler değil, rastalar de var. Her akımın kendine has özellikleri var. Rastafarianizim’e baktığımızda, Afrika kökenli olup, orada din olarak kabul edilen bir hayat tarzı. Rastalar saçlarını taramaz ve kesmezler bu şekilde uzayan saçlar bir süre sonra Dreadlock ismini alan bir saç modeline dönüşür. Et yemez, sigara içmez, alkol kullanmaz ve dünya barışını savunurlar. Popüler kültürlerdeki yansımalarını da pek sevmezler, yani onlar gibi saçlarına rasta yaptırıp onlara özenenleri. Bu yüzden de onların belli bir giyim tarzı ve şekilleri yok. En büyük ortak noktaları saçlarının rasta olması.
Punklar
Diğer önemli bir akımda punklardır. Punkların temel amaçlarında biri otoriteye karşı olmak ve özgürlüğü savunmaktı. Biz bu özgürlüklerini kıyafetlerinden de görebiliriz. Punkların modası biraz öfkeli, uyumsuz ama çok renkliydi. Bazen üstlerini başlarını yırtıp çengelli iğnelerle kumaş parçalarını birbirine tuttururken yeni bir tarz oluşturuyordular. Gördüğünüz gibi birbirinden farklı olan bu akımlar, yaşadığı çağda etkili olmakla kalmayıp günümüzün gençlik alt-kültürünü de oluşturdular.
Rockçılar
Bu akımda diğer akımlar gibi kendini 1950’li yıllarda göstermiştir. Rock müziğini, felsefesini ve içinde taşıdığı isyanı iyi anlamak için öncelikle Blues adlı müzik türüne bakmak gerekiyor. Çünkü Blues müziği, doğrudan rock müziğini etkilemiştir. Onun için Blues felsefesini incelemeden rock müzik felsefesi incelenemez. Afrikalı siyahlar Blues müziğini icat edip ve bu müzik türü ile beyazlardan gördüğü zulüm karşısında öfkelerini ve bir anlamda sitemlerini üstü kapalı bir şekilde bu müziğe yansıtmıştır. Blues müziği de caz müziğinden etkilenmiş ve blues müziği, rock müziğini doğurmuştur. Rock müziğin vazgeçilmezlerinden biri ise elektro gitardır. Müzikte elektro gitarın kullanılmasının en büyük sebebi ise “distortion” adı verilen ses efektinin kulakları tırmalayıcı tınısının isyanı ve acıyı en iyi şekilde yansıttığının düşünülmesidir.
Hipster akımı diğer akımlar gibi etkinliği azalacak mı?
Belli bir kitlesi ve tüketim alışkanlıkları olan hipsterlar veya onların kültürü ne kadar yaşayabilir. Kendini pazardan ne kadar uzak tutabilir. Aslında 1950’lerde orta sınıf ve işçi sınıfı “thrift store”lara gidip aldıkları eski kıyafetleri temizleyip, dikip yeni bir şey oluşturuyorlardı. Fakat yukarda değindiğimiz alışveriş merkezleri çok popüler ve ayrıca moda olan kıyafetlerde giyilmekte. Artık büyük mağazalar hipsterları takip edip bu malzemeleri alıp ve üstüne kârı da koyup satabiliyorlar. Douglas Haddow bir yazısında hipsterların nasıl takip edildiğini şu cümlelerle ortaya koyuyor: “Hipster’ların atladıkları bir şey var; ‘trend avcıları’ da onların ‘boy gösterdikleri’’ bloglara bakıyor ve nasıl giyindiklerini, ne tükettiklerini not ediyor. Bu pazarlayıcılar ve parti teşvikçileri gençlik kültürünü inceleyip üzerine kâr koyup geri satarak para kazanıyor.” Bundan dolayı hipsterların istedikleri büyük mağazalarda yer alıyor. Fakat hipsterların istedikleri büyük mağazalarda olunca hipster kültürü kalır mı? Kalırsa ki bence yüzünü çok değiştirmiş olur. Ama bir alternatif yol daha gözükmektedir. Bu da popüler olmaya başlayan kültürleri değiştirip, yeni tarzlar oluşturmalarıdır. Elbette ki bunu zaman gösterecek.
Yazan: Şafii ÇELİK
Yazan: Şafii ÇELİK
Kaynakça: