Bruinessen göre Kürt Sorunun uluslar arası alanda görünür kılınmasında
1990’ların uluslar arası politikası, neoliberalizm transformasyon ve
Kürdistan’ın dört parçasında gelişen siyasi dinamiklerin etkili olduğunu
belirtti.
Kürdistan
İslami Hareketler
Rusların 1980’lerde
Afganistan’ı işgal ettiğini ve
Amerika’nın desteği ile bir cihat başlatıldığını belirten Bruinessen
1980’lerde Afganistan’daki mücahitler Amerika ve Batı tarafından çok olumlu
bulunduğunu söyledi. Bruinessen; “ 1980’lerde sadece Afganistan’da değil diğer
ülkelerden de gönüllü olarak katılanlar oluyor. Güney Kürdistan’dan, Irak
Kürdistan’ından ve Türkiye Kürdistan’ından da gelenler ve katılanlar
vardı. Diasporadan gidenlerde vardı.
1980’lerden sonra bu insanlar Kürdistan’a dönüyor. Güney Kürdistan’da yeni
İslami hareketlerin başladığı görülüyor.
Kürdistan İslami hareketleri oluyor”
dedi. Türkiye’den ise Hizbullah’tan katılanların var olduğunu söyledi. 1993’te
Samuel Huntington Soğuk Savaş’tan sonra dünyanda yeni savaşların olacağını ve
bu savaşların medeniyetler arasında olacağını yazdı. İslam ve Çin medeniyeti
Amerika ve Batı için yeni bir tehditti Samuel Huntington göre. 1990’larda Amerika
için iki önemli İslam vardı. Bunlardan biri İran’ın olduğu kötü İslam ve Suudi
Arabistan’ın olduğu iyi İslam. Bruinessen göre Batı için Güney Kürdistan ilginç
bir yer oluyordu. Amerika ve Batı Saddam Hüseyin ve İran’ı düşman olarak gördüğü
için ve ikisini de gözetim altında veya
kontrol altına tutmak için Kürdistan önemli bir yer oluyordu Amerika için. Güney
Kürdistan’daki siyasi partiler Amerika ile siyasi bağlarını bu noktada
geliştirdiğini söyledi.
'Halepçe
katliamı bütün Kürtleri birleştiren bir hafıza yarattı'
Irak Savaşı'nın bitimin
Kürtler için önemli bir dönüm noktası olduğunu belirten Bruinessen, "Irak
Halepçe kimyasal zehirle saldırıyor. Halepçe'nin fotoğrafları bütün dünya
tarafından görülüyor ve Halepçe, sadece Irak Kürtleri için değil Türkiye'deki,
Suriye'deki İran'daki Kürtler için öneli bir sembol oluyor. Çağdaş Yahudi
kimliği için Holokost ne ifade ediyorsa, Kürtler için de Halepçe ve Halepçe
sonrasındaki saldırılar, Kürtleri birleştiren bir hafıza yaratıyor" diye
konuştu.
Kürdistan
ve Neoliberalizm
Neoliberalizmin iki
yüzü olduğunu vurgulayan Bruinessen, Kürdistan için önemli birçok imkanlar
verdiğini söyledi. Özel televizyonlar bambaşka bir kamu alanı yarattığını
belirten Bruinessen CNN’in 1991 Güney Kürdistan’daki serhildanı
(başkaldırı/Direniş) bütün dünyaya gösterdiğini söyledi. Irak Kürdistan’ından
Türkiye ve İran’a yapılan göçler ekranlara getirerek dünya gündemine
getirdiğini belirtti. Bruinessen “ Bu olaylar sonucu Amerika’da bir kamuoyu
oluşuyor ve hükümete baskı yapılıyor müdahale etmek için. Eğer televizyon
imajları olmasaydı toplumda bir kamuoyu ve baskı oluşmazdı. Belki bu müdahale
olmazdı. Yarı bağımsız olan Kürdistan’ı bir anlamda CNN mümkün kıldı.” diyor.
'MED
TV Kürtleri uzayda bağımsız yaptı'
Medyanın önemine değinen Bruinessen, "Türkiye'de özel kanallar Kürt meselesini daha iyi tartışıyorlar. Çok önemli bir gelişme, Kürtlerin 1995'de kendi uydu kanalı Med TV yayına başlıyor, tabi ki diasporada çalışıyor. Bu televizyon kanalı için Emir Hasan çok güzel bir isim koydu; 'Yerde, toprakta Kürtlerin egemenliği yok ama uzayda bağımsızlık oldu' dedi. 1991'de Türkiye'de, Kürtçe yasağı kısmen kaldırılıyor. Kürtler değil tüm gruplar da kendisini keşfetmeye başladı. Rumca, Lazca, Ermenice Süryanice, Arapça dönemi başladı. Türkiye'de artık monolotik bir kimlik kimliğinden daha çok çok-kültürlü bir yapı görmeye başlıyoruz. Monolotik Türk kimliği ortadan kaldırılıyor" dedi.
Medyanın önemine değinen Bruinessen, "Türkiye'de özel kanallar Kürt meselesini daha iyi tartışıyorlar. Çok önemli bir gelişme, Kürtlerin 1995'de kendi uydu kanalı Med TV yayına başlıyor, tabi ki diasporada çalışıyor. Bu televizyon kanalı için Emir Hasan çok güzel bir isim koydu; 'Yerde, toprakta Kürtlerin egemenliği yok ama uzayda bağımsızlık oldu' dedi. 1991'de Türkiye'de, Kürtçe yasağı kısmen kaldırılıyor. Kürtler değil tüm gruplar da kendisini keşfetmeye başladı. Rumca, Lazca, Ermenice Süryanice, Arapça dönemi başladı. Türkiye'de artık monolotik bir kimlik kimliğinden daha çok çok-kültürlü bir yapı görmeye başlıyoruz. Monolotik Türk kimliği ortadan kaldırılıyor" dedi.
Kürdistan
ve Diaspora
1990’lı yıllarda
diasporada Kürtler daha iyi
örgütlendiğini belirten Bruinessen, PKK daha çok Almanya, Fransa, Hollanda, İsveç’te
örgütlendi. Bu ülkelerde çalışan bir çok işçi vardı. 1980’li yıllarda daha çok
mülteci olduğunu söyleyen Bruinessen 1980’lere oranla 1990’larda daha güçlü bir
örgütlenme görüldüğünü söyledi. Bruinessen, “ Kültürel faaliyetlerin arttığını
da görüyoruz. İsveç hükümeti tarafından
Kürt yayınları ve Kürtçe dersler geliştiriyor ve destek veriliyor. Bütün
Avrupa’da siyasal örgütlenme gerçekleşiyor. Avrupa’da finansman imkanları var.
Avrupa’da İran, Türkiye, Irak ve Suriye Kürtleri arasında bir etkileşim ve
iletişim oldu. Avrupa PKK için çok önemli bir destek oluyor sadece destek değil
hem gerilla hem uzaman olarak halk katılıyor. Lojistik destekte oluyordu.”
dedi. O dönemde Kürdistan’ın parçaları
arasında geçiş yapanların çok olduğunu ve şiveler arasında yaklaşım olduğunu
söyledi. . Politize ve eğitim görmüş Kürtler farklı bölgelerin şivelerini
öğrendiğini Soranca konuşanlar, Kurmancilerin
anlayabileceği bir Soranca konuşmaya başladılar. Şiveler arası bir yaklaşımın
olduğunu belirtti.
Kürdistan’da
politik mücadele ve faili meçhuller
Bruinessen, PKK'nin
1990’larda Kürt mücadelesini, politik mücadeleye çevirdiğini söyledi.
Bruinessen, "PKK'nin güçlü olduğu bölgelerde toplum kendisini idare etmeye
başladı. Bu da faili meçhul cinayetlere yol açtı Hemen hemen bütün siyasi
insanlar yok edildi. Binlerce insan devlet tarafından yok edildi. Kürt siyasal
partiler kuruluyor o dönemde. İlk kez Kürtler parlamentoda temsil ediyorlar. Bu
çok önemli bir tecrübe. Parlamentodan daha çok belediyeye yöneliyorlar ve Kürt
iradeleri oluşmaya başlıyor. O dönemde yavaş yavaş kurumlar oluşmaya
başlıyor" dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder