12 Eylül 2012 Çarşamba

Dünyamıza inecek ölüm


Dünyamıza inecek ölüm

21.yüzyılı ve insanoğlunun geleceğini tehdit eden önemli sorun, küresel ısınmadır. Küresel ısınma ile gelen iklim değişikliği, tüm canlıların hayatlarını ciddi anlamda olumsuz etkiliyor ve etkileyecek. Bilim adamları ve dünya liderleri bu sorunun çözümü için hemen harekete geçmezse, milyonlarca insan ve diğer varlıklar hayatını kaybedecek.

20. yüzyılda dünya iki büyük dünya harbine tanıklık etti. Yapılan bu savaşlar sonucunda milyonlarca insan ve diğer varlıklar hayatını kaybetti. Yeryüzü nükleer silahlarla büyük tahribatlar yaşadı. 21. yüzyıl geçmiş yüzyıldan çok mu farklı olacak. Bilim adamlarının açıklamasına göre çok farklı olmayacak hatta çok daha büyük felaketler getirebilecek. BM İklim Değişikliği raporunda, bazı bölgelerde yaşam şartları çok zorlaşacağı, çöllerin kapladığı alan genişleyeceği, su kaynakları azalacağını, beklenmedik afetlerin sayısı artarken Asya, Avrupa, Afrika susuzluk, Amerika kıtası ise hortumlarla uğraşacağı yazmakta. İnsanoğlunun doğaya hakim olma isteği sonucunda küresel ısınmanın var olduğunu söyleyebiliriz. Doğaya egemen olma isteği ve ormanları yok ederek mega kentler ve modern kentler kurmanın ve tüketim çılgınlığın getirdiği bu ağır bedellerden kurtulmanın tek yolu küresel ısınmayı ve etkisini anlamak ve bu çerçevede bir an önce harekete geçmek ve ülkelerden somut adım beklemektir.
Rakamlarla küresel ısınma
 Küresel ısınmayı ve iklim değişikliği önlemek ve buna bir çözüm bulmak amacıyla 1992’den beri bir çok toplantı ve raporlar hazırlandı. BM rapora göre, buzulların erimesiyle birlikte, 2020 yılında su sıkıntısı çeken kişi sayısı 1,2 milyarı bulacak. Ortalama hava sıcaklığı, 1990’daki seviyenin 1,5 derece üzerine çıkarsa, dünyadaki canlıların 1/3’ünün soyu tükenecek.Kuzey Kutbu’ndaki buzullar, 2100 yılına kadar yüzde 22-33 arasında azalacak. Buzullar, Antarktika’da tamamen ortadan kalkabilir. Özellikle bilim insanlarının tahminlerine göre, 2005’te Grönland’dan eriyerek denize karışan su miktarı 1996’daki düzeyinin tam iki katına çıktı. Grönlad buzullarının bütünüyle erimesi halinde tüm okyanuslardaki su seviyesi 7 metre yükselebilir. Grönland’dan yılda eriyen buzul miktarı İstanbul’un yıllık toplam su tüketiminin tam 300 katı.
Rapora göre, eğer önlem alınmazsa önümüzdeki 25 yıl içinde su kaynakları azalan fakir ülkeler, açlık ve ölüm tehdidi altında kalacak. Bu nedenle 60’a aşkın ülkede çatışmalar çıkacak.Raporun en can alıcı noktası ise, küresel ısınmanın dünyanın çehresini değiştirmeye şimdiden başladığı tespiti.
Leeds Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Chris Thomas tarafından Nature dergisinde yayınlanan bir yazıda da  “küresel ısınma 2050’ye kadar bitki ve hayvan türlerinin ¼’ünü ya da 1 milyondan fazlasını yok edeceği yazılmakta.” Otomobiller ve fabrikaların gaz yayılımında en büyük etkenler olduğunu vurgulayan Thomas, yayılan gazların, 21. yüzyılın son yıllarına doğru ortalama sıcaklıkları tarihte görülmemiş düzeylere yükselteceğini belirtmekte. Ve eğer bir çözüm üretilmezse, türlerin kitlesel tükenişlerinin tarihte görülmemiş boyutlara ulaşabileceğine dikkat çekmekte.  Ayrıca  James Hansen, meteorologları bir araya getiren Operation Sierra Storm toplantısında yaptığı bir konuşmada, dünyanın sıcaklığının son 30 yılda 1°C arttığını belirterek, bugünkü sıcaklığın son 400 bin yılın en üst seviyesi olduğuna vurgu yaptı. Hansen, yeryüzünün bu yüzyılda 3°C daha ısınmasının felâket olacağını söyledi. Bu gelişmelere karşı tedbir almak içinse en fazla 10 yıl kaldığını duyurdu. Diğer yandan Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, sıtma ve yetersiz beslenme gibi nedenlerden milyonlarca kişi ölümle yüz yüze gelecek. Bütün bu veriler bize gösteriyor ki, yeryüzünü cehenneme çevirmeye ramak kalmış. Eğer hemen harekete geçilmez ve bugünkü eğilimler tersine çevrilmezse, Nazım Hikmet’in dediği gibi dünyamıza inecek ölüm.
 
İklim Değişikliği
Küresel ısınmadan dolayı dünya ısısı her geçen gün artmaktadır. Sıcaklığın artmasıyla buzulların erimesi sonucunda deniz seviyelerinde de büyük bir yükselme görülüyor. Kıyı bölgelerde yağış miktarının artacağı söylenmekte ve iç bölgelerde ise durum daha çok kötü olacak. Sıcak havanın etkisi ile kuraklık baş gösterecek. Bu iklim değişimine ayak uyduramayan birçok bitki ve hayvan türleri yok olacak. Doğanın besin zinciri bozulacağı anlamına geliyor.
Küresel ısınmanın Türkiye’ye etkileri
Diğer devletlerden çok farklı olacağını söyleyemeyiz. Özellikle İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü, küresel ısınmasının, Türkiye üzerindeki etkilerine ilişkin bir senaryo hazırladı. Bu senaryoya göre, küresel ısınma aynı şekilde devam ederse, 2070’te Türkiye genelinde sıcaklıklar 6 derece kadar yükselecek. Ekosistem değişecek, canlı türleri yok olma tehlikesi yaşayacak.
Türkiye’nin batısında sıcaklıklar 5 ile 6 derece, Orta ,Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 3 ile 4 derece yükselecek. Kış ayalarında ise sıcaklıklar 2 ile 3 derece yükselecek
Senaryoya göre, 2070 yılında Karadeniz Bölgesi’nde yağışlar yüzde 10 ila 20’lik artış gösterecek, güneyde ise yüzde 30’a kadar azalacak.    
Çözümler ve Uluslararası önlemler
Doğaya pervasızca hükmetmektense, doğadaki enerjiyi kullanmak, küresel ısınmanın çözümlerinden biridir. Küresel enerjinin yüzde 80’i fosil yakıtlardan elde ediliyor. Fosil yakıtların içinde bulundurduğu karbon ve hidrojen elementleri küresel ısınmanın artmasına neden oluyor. Doğalgaz, kömür ve petrol gibi fosil yakıtları kullanacağımıza güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, jeotermal enerji, hidroelektrik ve biyoenerji kullanılırsa küresel ısınmanın önüne geçmiş oluruz. İşte bu nedenle yenilenebilir enerji kaynakları çok önemlidir.

Uluslararası önlemlere baktığımız zaman ilk ciddi konferansın 5-12 Haziran 1992 tarihinde Rio Konferansı’dır. Bu konferans sonucunda Rio Deklarasyonu yayımlanmış; Birleşmiş Milletler ve Avrupa Topluluğu ülkelerinin de içinde bulunduğu 184 ülkenin taraf olduğu Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir.Bu sözleşmeye göre iki çalışma grubu oluşturulmuştur. Birinci çalışma grubunda ülkelerin CO2 ve öteki sera gazı emisyonlarıyla ilgili yükümlülükler; ikinci çalışma grubunda ise yasal ve kurumsal mekanizmalar ele alınmıştır.   Daha sonra 1997 yılında Kyoto Protokolü imzalamıştır.  2009 yılına kadar  bir çok toplantı ve konferans oldu. 2009’da Kopenhag’ta  İklim Zirvesi yapıldı.  Kopenhag İklim Zirvesi net bir anlaşma olmadan dağıldı. ABD ve 25 ülkenin yaptığı mini anlaşmayı küçük ülkeler kabul etmedi. Mini plan en çok +2 derece ısıma ve yoksullara yardım öngörüyor. Ancak bağlayıcı olmayan bu planı da katılımcılar onaylamadı.

Kaynakça;







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder